Eğitim ve öğretimin baş mimarı ve taşıyıcısı öğretmenler ile ilgili hazırlanan Öğretmenlik Meslek Kanunu, 3 Şubat 2022 tarihinde yaşanan tartışmalarla birlikte yasalaşarak yürürlüğe girmiştir. Öncelikle bu kanunun öğretmenleri memnun edecek bir içeriğe sahip olmadığı açıktır. Sadece öğretmenleri maddi olarak kategorize etmek maksadıyla hazırlanmış olduğu izlenimi ve kanaatini vermektedir. Yıllardır öğretmenlerin günbegün kaybolan mesleki itibarını yüceltecek, toplum nezdinde değerini kuvvetlendirecek, güvenini ve konumunu belirleyecek bir düzenleme beklenirken durumu sadece maddi bir çerçevede ele almak öğretmenlerin kendilerine, mesleklerine ve eğitim paydaşlarına yönelik bakışını bir kere daha zedelemiştir.
Öğretmenlik mesleği, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda belirtildiği üzere; devletin eğitim, öğretim ve bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. Anlaşılacağı üzere zaten uzmanlık gerektiren öğretmenlere tekrar eğitim vermek ve öğretmenleri sınav yapmak kabul edilemez.
Kanunla ve yayınlanan yönetmelikle birlikte öğretmenlerin uzman ya da başöğretmen olduklarında maddi düzenlemeden başka nasıl bir statü kazanacakları, statüler arasındaki farklılıkların neler getireceği, kullanılacak olan unvanların birbirlerine karşı nasıl bir konuma sahip olacağı, çalışma koşullarının nasıl sağlanacağı belirsizdir. Ayrıca ücret farklılıklarında ortaya çıkacak olan durum, “eşit işe eşit ücret ilkesinin” sağlanmasını da mümkün kılmayacaktır.
Yenilikçi Eğitim Çalışanları Sendikası olarak; Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Aday Öğretmenlik ve Öğretmenlik Kariyer Basamakları Yönetmeliği ile ilgili dikkat çekeceğimiz hususlar bulunmaktadır:
Öğretmenin unvanını sınavla yapılacak bir değerlendirmeyle belirlemek sadece ezberi tekrarlamak olacaktır. Öğretmenlik, bildiğini en güzel şekilde aktarmakla, öğrencinin seviyesine inmekle yapılır. İyi öğretmen sınıfta kendini ve bildiğini sevdiren öğretmendir. Dolayısıyla her branştan öğretmenleri, belirlenen standart konularda sınava tabii tutmak ne kadar doğrudur? Kendi alanı ile ilgili durumunu belirleyen herhangi bir ölçüt belirlenmemiştir.
Sınavlara girecek öğretmenlerle ilgili belirtilen tablolardaki belgelerin temini, değerlendirilmesi ve onaylanmasının getireceği güçlük ve zaman kaybı eğitim öğretim kurumlarını oldukça meşgul edecektir. Bu süreçte belirlenecek değerlendirme komisyonlarıyla ilgili de açık bir bilgi bulunmamakta, değerlendirmelerin kısa bir süre içerisinde ne kadar sağlıklı olacağı da tartışma konusudur.
Kariyer basamaklarına ait süre hesabında; özel okullarda geçen süreler ile sendikal faaliyetlerde bulunulan süreler hesaplanırken ücretli öğretmenlik ve şube müdürlüğünde geçen süreler dikkate alınmaması adaletsizliğe yol açmaktadır.
Belirlenen takvimde uzman öğretmenlik için 180 saat, başöğretmenlik için 240 saat sürecek olan seminer planlanmış olup bu da takvime göre her bir öğretmenin günlük yaklaşık 5 saati aşkın seminer alması anlamına gelmektedir. Öğretmenlerin tatiline gelmesi bir yandan bunun uygulanabilirliği de oldukça güç olacaktır. Ayrıca seminerlerin uzaktan mı yüz yüze mi olacağı hususunda da açıklayıcı bir bilgi bulunmamaktadır.
Yenilikçi Eğitim Çalışanları Sendikası olarak yukarıda belirttiğimiz hususlar çerçevesinde Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmenlerin ihtiyacını karşılamak şöyle dursun beraberinde bir çok yeni sorun getirmeye adaydır.
Sonuç olarak; Öğretmenlik mesleği uzmanlık gerektiren bir meslektir. Bundan dolayı öğretmenleri tekrar uzman ve başöğretmen olarak kategorize etmek için sınava gerek yoktur. Bunun yerine ya kıdem esas alınmalı ve 10 yılını dolduran tüm öğretmenler uzman, 20 yılını dolduran tüm öğretmenler başöğretmen olmalıdır ya da öğretmen unvanı korunarak yeni unvanlar verilmek yerine yine kıdeme göre gerekli iyileştirmeler yapılmalıdır.
Yenilikçi Eğitim Çalışanları Sendikası; Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenin itibarını koruyacak ve öğretmenlik mesleğinin değerini artırarak geliştirecek şekilde düzenlenene kadar mücadeleye devam edecektir.
YENİLİKÇİ EĞİTİM ÇALIŞANLARI SENDİKASI YÖNETİM KURULU